30 Nis 2007

shane meadows

Biraz yavan geçtiğini söyleyebileceğim İstanbul Film Festivali'nin tamamen keşifsiz olduğunu iddia etmek, başlıkta adını görebileceğiniz yönetmenimizin İngiltere'de huzursuz olmasına neden olabilir. Yalan söyledim diye. Kendisinin festivalde gösterilen yeni filmi This is England, benim gözlemlediğim en punk kitleye, evet mohankları bayağıdır yolda görmemiştim, sahip olsa da, filmi huzur için izledik. Bu huzurun nedeni, sağduyulu bir yer göstericinin onları en arkaya dizmesiydi büyük ihtimalle. Neyse, film, 80'ler dönemi İngiliz müziğinden etkilense de, punklar da bu yüzden oradaydı sanırım, Tratcher politikalarına giydirmekten kaçınmıyor ve adındaki anlamla da, şimdinin politik durumunu anlatıyordu. Sonra bu filmin verdiği şevkle, kendimi Meadows tonton amcamınızın bir önceki filmine vurdum. Mevzu-bahis Dead Man's Shoes, sabit planları, sakin sakin akan hikayesi, intikam gibi olağan bir konuyu değişik işlemesi ile ne zamandır yaşamadığım bir kalp çarpıntısına neden oldu. Film bittikten sonra dönüp dönüp sahnelere bakmayalı çok uzun zaman önceydi. Bu arada, Moloko'nun Familiar Feeling klibindeki dansı ile unutamadığım Paddy Considine'ın, ne zamandır gördüğüm en müthiş aktör olduğunu eklemiyorum bile. Neyse, ekledim gitti.

Hiç yorum yok: