25 Ara 2008

Türk Sineması Acılarla Hesaplaşıyor: Hoyrat Günler

Basın bültenleri olmasa bu hayat nasıl geçer? Belki bunu asla öğrenemeyeceğim ve öğrenmek de istemiyorum. Ama bir şey kesin ki, daha tatsız tuzsuz olurdu. Misal bugün.
Kendime 'writers block' gibi iddialı bir sıfatı yakıştıramam. Şöyle mütevazi bir şeyi kendime uygun görüyorum, bugün hiç yazı yazasım yoktu. Haftalık filmler yazım, yarının da tatil olduğunu öğrenince yaşadığım gevşeme yüzünden, elimde sakız olmuştu. İki kelimeyi bir araya getiremiyor, bir şekilde üçüncü kelimeye geçtiğimde, üç kelimemden de iğreniyordum.
Bıçak kemiğe dayandığında, beş karış suratla haftanın filmlerini yazarken, tahmin edersiniz ki, hiç güleceğim yoktu. Gel gör ki, senenin iddialı politik filmlerinden olduğunu, kendi kendine iddia eden Yağmurdan Sonra adlı yapımın basın bültenindeki konusu, günümü şenlendirdi. Kahkahalara boğulmama vesile oldu (Çenem, her çalışmak istemediğim gündeki gibi durmadığından, anlattığım herkesi de eğlendirdi). Diyeceğim şudur ki, bu basın bülteni beni güldürdü, Allah da onları gişede güldürsün, sevgili okur (lafın gelişi, istemem böyle filmlerin iyi olmasını, sonra yenilerini çekiyorlar, kısır döngü...)
Bültenin başında, ciddiyetle diye nitelendirebileceğim bir kelime haznesiyle, 12 Eylül'den, politikadan bahsediliyor.
Sonra filmin konusuna geliyoruz. İlk cümleyi yine aynen aktarıyorum (müdahale etmiyorum, zaten bin yıl düşünsem daha iyisi aklıma gelmez):
"12 Eylül 1980 darbesiyle fikir suçlusu olarak hapse düşen yazar Nuri İlker, hoyrat günlerden nasibini alır. "
Ah, o hoyrat günler, ah! Ne serserilikler yaşandı. Kim nasibini almadı ki? Kah güldük, kah ağladık.
Burada kesmeyi planlıyordum ama devamı da başı kadar olmasa da, hiç fena değil. Tatlı serserinin maceralarını okumaya devam edelim.
"...Kader bu ya -editör notu: Bu nasıl bir ifadedir!-, Nuri aşkla da cezaevinde tanışır. Üstelik aşık olduğu kadın can düşmanının karısı Sumru’dur. Hayatları, arzuları ve dramları benzeşen Sumru ve Nuri’nin aşklarını yaşamaları için önlerinde tek bir engel vardır: Nuri’nin düşmanı cezaevi müdürü Halim… "
Burada susuyorum. İzin verirseniz, yılın "villian" ödülü: Cezaevi müdürü Halim'e gidiyor. Hoyrat günlere kadeh kaldıralım!

Hiç yorum yok: